Bilinen Kahkahalarıyla Adile Naşit, Bilinmeyen Acılarıyla Adela Özcan

Adile Naşit… 1980’lerin tek kanallı televizyon döneminde TRT’de yayınlanan “Uykudan Önce”nin masalcı teyzesi. Uçurtma yapan çocuktan Küçük Prens’e dek masallar anlattı kamera karşısında. Uyumak istemeyen, uyanık kalıp dinlemek isteyen çocuklara. Hababam Sınıfı’nda elinde okul ziliyle koridorlarda koşturan, ama hep gençlerin yanında saf tutan Hafize Ana’ydı. Yeşilçam’da hep neşeli karakterler düştü payına, ama yaşamının acıyı da fazlasıyla barındıran tarafları ağırdı. Bilinen kahkahasıyla Adile Naşit’ti, bilinmeyen acılarıyla Adela Özcan… Hayata çocuklar üzerinden sarılması, kaybettiği çocuğuna duyduğu özlemiydi aslında. O günleri atlatması kolay olmadı, belki de hiç atlatamadı. Yeğeni Naşit Özcan’ın anlatımları onun yaşamının özeti gibi: “Girdiği her ortamı neşelendiren, esprileriyle kahkahaya boğan bu kadın, 15 yaşındaki oğlunu kaybettikten sonra hep mutsuz yaşadı. Ve bu sıkıntısı onu ölüme kadar götürdü. İstisnasız her akşam yemeğe oturduğumuzda oğlunu düşünür ağlardı.”

“KULİSLERDE, TİYATRONUN TA İÇİNDE BÜYÜDÜK”

Bugün Türkiye tiyatrosunun ve sinemasının unutulmaz kadınlarındanAdile Naşit’in 31. ölüm yıl dönümü.17 Haziran 1930’da İstanbul’da dünyaya gelen Adile Naşit, tiyatrocu bir aileden geliyor. Küçük yaşta bir çocuk oyunuyla sahneyle tanışan Adile Naşit’in annesi, babası ve ağabeyi de oyuncuydu. Annesi yıllarca vodvil oynayan ünlü kantocu ve Ermeni tiyatro oyuncusu Amelya Hanım’dı. Babası Naşit Özcan, Şehzadebaşı Direklerarası Tuluat Tiyatrosu’nun en renkli kişilerinden biriydi. Komik-i Şehir olarak anılan Naşit Özcan, dönemin operet ve tiyatro dünyasının en ünlülerindendi. Ağabeyi ise geçtiğimiz yıllarda yitirdiğimiz ünlü tiyatrocu Selim Naşit’ti. Kendi deyimiyle tiyatronun içine doğan Adile Naşit, yıllar sonra şöyle anlatır o dönemi: “Benim doğduğum yer o zamanların meşhur salonlarından Turan Tiyatrosu’nun üzerindeki apartmanın bir dairesidir. Onun için tiyatronun içine doğmuşum derim. Ben başka hiçbir şey görmedim ki. Tiyatroda doğduk Selim’le ikimiz. Kulislerde, tiyatronun ta içinde büyüdük.”

14 YAŞINDA “ANNE” ROLÜYLE SAHNEYE ÇIKTI

Adile Naşit erken yaşlarda babasını kaybetmesinin ve ailece yaşadıkları ekonomik buhranın ardından orta öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. 13 yaşında, tiyatro dışında bir dünyası olmayan Adela, okulu bırakarak Kasımpaşa’da bayrak üreten bir tekstil atölyesinde çalışmaya başladı. 15 yaşındaki kardeşi Selim ise Dolapdere’de bir kaportacının yanına çırak olarak girdi.Ama iki kardeşin aklı hep tiyatrodadır. Adile Naşit, o yıllarda karşılaştığı, babasını tanıyan Necdet Mahfi Ayral sayesinde Şehir Tiyatrosu’nun çocuk bölümüne girmeyi başardı. 1944 yılında figüran olarak rol aldığı bir oyunda anneyi canlandıran oyuncunun aniden hastalanması ile henüz 14 yaşında olmasına rağmen makyajla yaşlandırılarak anne rolünde sahneye çıktı. Performansı büyük bir ilgi ve takdirle karşılandı ve daha sonra Yeşilçam’da sinema filmlerinde karşımıza çıkacak anne karakterlerinin de miladı oldu. Sonraki süreçte Adile Naşit, kardeşi Selim ile birlikte 16 yılını Karaca Tiyatrosu’nda oynayarak geçirdi.



Tiyatro oyuncusu Naşit Özcan, Gazete Duvar’a verdiği röportajda şöyle anlatıyordu halasını: “İlkokulu ikinci sınıfa kadar okuyup okulu bırakmış halam. Fakat onun kadar zeki birini tanımadım. Açıktı öğrenmeye, anlamaya… Mesela bir film çekecek: Masaya koyardı rakısını, tekstini. Okurdu sessiz sessiz… Kapatıp, ‘Naşit, tut’ derdi bana. İnanılmaz, hepsini ezberlemiş olurdu o anda. Şaşkınlıkla yüzüne bakardım. ‘Hala, nasıl ya?’ diye sorardım. ‘Ezberledim oğlum.’ derdi. Karakterini oturtur, sete hazır giderdi halam. Tiyatroda da öyleydi. O vücuduyla perende atarak sahneye çıktığını görürdüm, böyle döne döne…”

“BU ACIDAN DAHA BÜYÜĞÜNÜ YAŞAMADIM”

Dönemin önemli tiyatro yazarlarından Ziya Keskiner’le 1950 yılında, henüz 20 yaşındayken Karaca Tiyatrosu’nda tanıştı.1961’de ise ağabeyi Selim Naşit ve eşi Ziya Keskiner’le birlikte kendi tiyatrosunu kurdu. Ankara’da kurulan Naşit Tiyatrosu’nun ilk dönemleri çok parlak geçmesine rağmen tam da o döneme rastlayan“Yassıada davası” ve yarattığı yoğun gündemnedeniyle altı ay sonra kapandı. Evlendikten iki yıl sonra dünyaya gelen oğlu Ahmet’in ikinci sınıftayken ortaya çıkan kalp rahatsızlığı sonrası Adile Naşit için hayat bir başka yöne doğru evrilmeye başladı. Tüm tedavi çabalarına karşın oğlunu 15 yaşında kaybetti. Hayatının en büyük acısı olarak tarihindeki yerini alan bu kaybı kendi ifadeleriyle şöyle yaşamıştı: “Bu acıdan daha büyüğünü yaşamadım. Ölümüne hazırlamıştık kendimizi. Ama ölümünden sonraki beş sene benim için inanılmaz acılarla dolu. İşte sonra kuş, köpek, bebek böyle oyuncaklara tutkun olduk. Balıklar yaşadı, köpek kör oldu, çiçekler büyüdü böyle gidiyor yaşamın geri kalan kısmı. Evet. Sahne korkunç bir oyalanma oldu benim için. Ama, korkularım, ürkekliklerim gün geçtikçe daha da arttı.”

YÜZLERCE FİLMDE HEP “HAKKANİYETLİ” KARAKTERLERE HAYAT VERDİ

1970’li yıllarla birlikte hayatında yeni bir dönemin kapıları açıldı. Sinemadaki ilk deneyimini 1947 yılında Seyfi Havaeri’nin yönettiği “Yara” adlı filmle yaşayan Adile Naşit, bundan sonra filmlerde daha sık görünmeye başladı. Kartal Tibet’in, Ertem Eğilmez’in çektiği güldürü filmlerinde rol aldı. Rıfat Ilgaz’ın ünlü eseri Hababam Sınıfı’ndan uyarlanan filmlerdeki Hafize Ana ve Münir Özkul ile karşılıklı oynadığı filmlerdeki “Anne” rolleriyle büyük ün kazandı. Türk sinemasının bir dönemine damgasını vuran filmlerin değişmez oyuncusu oldu. Yüzlerce filmde hep vicdanlı, hakkaniyetli ve sevilen karakterlere hayat verdi.

1976 Antalya Film Festivali’nde “İşte Hayat” filmdeki rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Hayranları kadar Türkiye sanat dünyası tarafından da çok sevilen Adile Naşit, 57 yaşında yakalandığı hastalığı sırasında uzun bir süre Paris’te, daha sonra da İstanbul’da Alman Hastanesi’nde geçirdiği süre boyunca hiç yalnız bırakılmadı. 11 Aralık 1987’de, hafızalarımızda şen kahkahasını ve Adela’nın gizli acılarını bırakarak yaşama veda etti.

Çiğdem Mazlum

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir